14 Nisan 2013 Pazar

NARSİZM VE LİDERLİK

Narsisizm , kendini olması gerekenden fazla beğenme , sevme , kendine olması gerekenden fazla inanma , güvenme hali. Aslında bu durumu psikiyatrlar kişilik bozukluğu olarak da değerlendiriyor. Narsistlerin en belirgin özellikleri; uslarındaki her ne olursa olsun onu gerçekleştirmeye dair son derece güçlü bir motivasyon , onun dışındaki her türlü düşünceye kendini kapama , aksi düşüncelere ve eleştirilmeye tahammülsüzlük , etrafındaki insanlardan düşüncelerini kayıtsız şartsız tasdik ve hatta itaat beklentisi , kendine inanmışlığından mütevellit güçlü bir ikna becerisi vb.

Kısmen sanki bir liderde aranan özellikleri sıralıyor gibiyiz değil mi ? Doğru aslında. . . Hemen her lider biraz narsistir ve belki olmalıdır da. Çünkü o katı duruşun , güçlü karakter yapısının zemini narsist kişilik. Nitekim narsisizm ile liderliği yan yana koyduğumuzda ya da bir narsistin öne çıkan özelliklerine baktığımızda bir çoğuna rahatlıkla bunlar bir liderde bulunması gereken özellikler diyebiliriz. Zaman zaman kesişen , zaman çelişen yanlarıyla liderliğe yakıştırdığımız narsisizmi bir yöneticiye , sağlıklı bir yönetim anlayışına yakıştırmamız ise imkansız. Her şeyden önce dinlemeyi , anlamayı , uzlaşmayı , kaynaklar çerçevesinde çözümler üretmeyi yada “ne yapmak istiyoruz”dan ziyade , “bizden ne bekleniyor”a yoğunlaşmayı temele koymuş bir yönetim anlayışına yakıştırmamız mümkün değil.

Sağlıklı işleyen bir demokrasiye yakıştıramayacağımız gibi. Her ne kadar tanımı tartışıladursun aslında temelinde yalnızca çoğunluğun değil azınlıklarında ve hatta her bir bireyin temel (insan) haklarının garanti altına alındığı , bir anlamda insanı , insan memnuniyetini esas alan bir anlayışa yakıştıramayacağımız gibi.

Birde sonradan olma durumu var. Geçmişinde olmasa bile zaman içinde bulundukları pozisyonun kendilerine sunduğu imkanları ve gücü , çevresinden de gelen aslı olan/olmayan övgü ve iltifatlarla , zaman içinde kendi öz-güçleri ve kerametleri sanma durumu. Elbette buna narsisizm demek doğru değil ama dozu kaçtığında farkı kalmıyor sanki. Oysa ki sürdürülebilir başarının altına tüm paydaşların memnuniyeti , mutluluğu yatıyor. Sözü geçenin , yada oranı ne olursa olsun bir kısmının mutlu olup , sairde kalanların mutlu olamadığı bir yapıdan süre giden bir başarı , uzun bir ömür beklemek hayaldir.

Zaman zaman olağanüstü durumlarda pozitif katma değermiş gibi görünse de narsisizm liderin yetkinliklerine ve içinde bulunulan şartlara bağlı olarak bir toplumu , bir şirketi aydınlığa çıkarabileceği gibi bir felakete de sürükleyebilir. Nitekim dinamikleri oturmuş , nispeten stabil yapılarda, zaten özünde bildiğini okuyan bir yaklaşım, zaman içinde önemli, onarılması zor tahribatlara sebep olabilir. Uzun soluklu başarı , sağlıklı değişim ve gelişim süreçleri ancak konuşarak , anlamaya çalışarak, ikna edip , işbirliği yaparak gelişir.

DEMOKRASİYİ HAK EDİYOR MUSUN? KESİNLİKLE HAYIR!

Hiç alın teriyle, emekle kazanılanla babadan kalanın hali bir olur mu? Hele yoklukla okumuş, senelerce dirsek çürütmüş sonra iş hayatına atı...