“Sanki içime doğmuş gibi”
derken öyle bir meziyetim elbette yok ama yaşanan gelişmeler beni rahatsız
etmişti. Sanki alınacak bir kararın PR’ı yapılıyor gibiydi. Durup dururken,
birden bire hayvan saldırısı haberlerini sayısı artınca düşüncelerimi şöyle paylaşmıştım.
“Türkiye’ye gelen turistler tarafından medya ve sosyal medyada Türkiye’de
sokak kedi ve köpeklerine sevgi, şefkat dolu davranıldığı, kedi ve köpeklerin
insanlarla cennette yaşıyor gibi yaşadıklarını anlatan haberler yapılıyor,
videolar paylaşılıyor. Kendini medeni, gelişmiş ülkeler olarak görüp, doğu,
orta doğuyu az gelişmiş (gelişmekte olan) gören batı
dünyasının vatandaşları Türkiye’den övgü dolu bahsediyorlar.
Diğer taraftan sanki bir düğmeye
basılmış gibi sokak köpeklerine karşı bir furya başladı. TV’lerde köpek
saldırıları ile ilgili haberler de haberler. Kardeşim dün yok denecek kadar az
iken birdenbire saldırı sayıları mı arttı? Sanki sistematik bir propaganda.
Köpekler şöyle saldırdı, böyle saldırdı. Sonrasında sokak köpekleri itlaf
edilsin türünden 21.yüzyılda ağza bile alınamayacak türden açıklamalar vs.
Nihayetinde sokak köpekleri ile ilgili çalışmalar meclis tatile girmeden
yapılacak dendi. Elbette insanlara bir zarar gelmesin. Geliyorsa bir çözümü
olsun ama aman saçmalamayalım.
Galiba İstanbul Üniversitesi
idi, emin değilim, veterinerlik fakültesinde bir hocamız ‘öğrencilerimle şu
kadar sürede şu kadar canı kısırlaştırabiliriz, gittikçe düzene girer’ demişti.
Sadece belediyeler değil, mümkün olabilecek fakülteler, ilgili kurumlar, sivil
toplum örgütleri sürece dahil edilse, dünyanın imreneceği içerik, standart ve
koşullarda barınaklar olsa vs.
Aslında diyorum ki ; “Allah
rızası için” öyle bir şey yapın ki biz başka ülkelere örnek olalım. Biz
onlardan değil onlar bizden kopya çeksin. İmrensinler bize. Ne var? Olamaz mı?
Türkiye’ye baksınlar, tıpkı başta yazdığım gibi Türkiye cennet desinler. Güzel
bir şey yaptığında merak etmeyin övgülere mazhar olursunuz. Herkes sizinle
ilgili iyi konuşur, örnek gösterir. Kötü iş çıkarır, göz boyamaya kalkarsan o
zaman da rezilliğiniz konuşulur. Lütfen ama lütfen saçmalamayalım.”
Dedim ya “içime doğmuş gibi”,
“şaka gibi” ama ciddi! Dikkat ciddi! İçine “itlaf” , “uyutma” gibi kulağı
tırmalamayan kelimelerin konulduğu, bu kelimelerle ise aslında “can alma”,
“öldürme”, “cinayet”in kastedildiği bir yasa çıkarılmaya çalışılıyor. Oysa
“uyutmak” öldürmek değildir. Dünde paylaşmıştım. “Uyutmak” artık yaşatma imkanı
kalmamış ya da yaşasa bile büyük zorluklar yaşayacak, yaşamını idame ettiremeyeceği neredeyse kesin
olan canların daha fazla acı çekmemeleri için uygulanan işleme verilen ad, bu
anlamda kullanılan bir terim. Buna da ancak bir veteriner karar verebilir.
Senin konforun bozulmasın, rahatın kaçmasın diye hayvan öldürmenin adı ‘uyutma’
değildir. Dümdüz öldürmektir.
Ve nihayet Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB), sokak
hayvanlarının öldürülmesini de içeren yasa teklifi kabul edilirse, meslek
yeminlerine bağlı kalacaklarını, sokak hayvanlarını öldürmeyeceklerini duyurdu.
Tabi burada bir ilginç bir durum daha ortaya çıktı. Hayvanları Koruma Kanunu
ile ilgili fikirleri alınmamış, teklifin önümüzdeki haftalarda TBMM’ye
geleceğini basından öğrenmişler.
Sonuç; bu hadiseler gündeme
düşmeden önce paylaştığım endişelerimde hiç haksız değilmişim. Yazımı o gün
nasıl tamamlamışsam yine aynı şekilde tamamlayayım.
“Aslında diyorum ki ; Allah rızası için öyle bir şey yapın ki biz başka ülkelere örnek olalım. Biz onlardan değil onlar bizden kopya çeksin. İmrensinler bize. Ne var? Olamaz mı? Türkiye’ye baksınlar, tıpkı başta yazdığım gibi Türkiye cennet desinler. Güzel bir şey yaptığında merak etmeyin övgülere mazhar olursunuz. Herkes sizinle ilgili iyi konuşur, örnek gösterir. Kötü iş çıkarır, göz boyamaya kalkarsan o zaman da rezilliğiniz konuşulur. Lütfen ama lütfen saçmalamayalım.”