Oy vermiş. Yine vermiş. Vermiş de bakıyor, düzelmiyor, yanlışlar,
sorunlar, problemler. Hem de yenilir yutulur cinsten değil. Bile isteye ya da
değil. Hüsnü niyetle ya da değil. Art arda, üst üste geliyor yanlışlar. Uzun
eşek misali. Canı çıksın altta kalanın. Zaten takati kalmamış memleketin.
Abi yapıştırıyor.
Sorun muhalefette kardeşim. Adam gibi muhalefet yok.
Be adam, meselen memleketse icra dururken ne alaka muhalefet?
Yapılanlar sana göre doğru ise yapılanı savun. Yanlış ise yapılanı, yapanı eleştir.
Sana ne muhalefetten?
Velev ki yok. Bu icra makamına yapılmaması gerekenleri yapma,
yanlışta ısrar etme, yapılması gerekenleri yapmama hakkı mı verir? Muhalefet
olmayınca yapılan yanlışların yok sayıldığı bir kanun, yönetmelik, teamül mü
var?
Madem doğru her şey, her şey yolunda gidiyor, ne güzel,
bırak, varsın muhalefet olmayıversin.
Anla ki;
ya muhalefet yok diye savunmaya geçiyorsun, ya gerçekten
olmadığına inanıyor, yokluğuna gerçekten hayıflanıyorsun.
Anla ki;
bir şeylerin yanlış gittiğinin farkındasın ama uyanıksın, defansif
ofans yapıyorsun. Ya her şeye rağmen destekliyor, söylemeye utanıyorsun ya da aslında
diyorsun ki evet memnun değilim yaşatılanlardan.
Lakin korkağım dillendiremiyorum.
Tükürdüm bir kere. Yalayamıyorum.
Yanıldım. Yanıldığımı kendime dahi itiraf edemiyorum.