24 Kasım 2019 Pazar

BUGÜN OKUMAYACAKSIN DA NE ZAMAN OKUYACAKSIN ? 10 KASIM 2019


Sorun şu ki; gerçeklere kendisini kapayanlar, hadiseler gözünün önünde cereyan etse dahi inanmıyorlar. Hatta onlar da senin için aynı şeyi söylüyorlar.

Bunca film, ses kaydı, evrak, doküman, inceleme, araştırma, kitap, kanıt, devlet arşivleri, yabancı devlet arşivleri vs. varken onlar üç beş meczubun iftiralarını doğru kabul edip, yok şöyle tarih, yok böyle tarih, derindi, yüksekti, yok alternatifti diye sana kabul ettirmeye, şanlı tarihimize olan inancımızı sarsmaya çalışıyorlar.

Dünya üzerinde Kurtuluş Savaşı gibi bir savaşı yaşayıp, ister inan ister inanma, içerisinde dönemin İngiltere'si, Fransa'sı, İtalya'sı Amerika'sı, Bulgaristan'ı, Sırbistan'ı, Yunanistan'ı ve hatta kimi Arapları, tüm  dünyayı dize getiren, sonrasında demokrasiyi hayata geçirip, yarattığı özgürlük alanında kendi tarihini kabullenmeyen, kendi kahramanlıklarını reddeden, küçümseyen, yok sayan, kendi kahraman asker yada devlet adamlarını, kendi dedelerini, atalarını, kendi halk kahramanlarını yok sayanlara, çocuklarına, gençlerine sevdirmeme, düşman etme gayreti içerisinde olanlara bu denli göz yuman, bu derece hoşgörüyle (!) yaklaşan bir başka toplum var mı acaba?

Ömrünü vatanına, devletine, milletine adamış, harpten harbe koşmuş, yaralanmış, ölümlerden dönmüş, ülkesinin düşman çizmesinden kurtulmasına önderlik edip bugünümüzün temellerini atmış bir adamın ne yapıp edip bir kusurunu bulayım da insanları ondan soğutayım derdine düşmüş bunlar.

Atatürk; ortak tarihimiz gibi, vatanımız gibi, bayrağımız gibi, bizi bir arada tutan değerlerden, tutkallardan biridir. Ulusunu emperyalizmin ezmesine müsaade etmemiş, halkını örgütlemiş, emperyalist dünyaya milletiyle beraber gereken dersi vermiştir. İşte bu emperyalist güçler Atatürk'ün Türk halkı üzerindeki gücünü, birbirine kenetleyen tutkal vazifesini bildiklerinden, ondan ve Türk Milletinden rövanşı almak, yüz yıl önce yapmak isteyip yapamadıklarını yapmak istediklerinden, bizi Irak gibi Suriye gibi parçalamak istediklerinden Atatürk'ü, onun dehasını, yaptıklarını, dedelerimizin verdikleri İstiklal Savaşını itibarsızlaştırma derdindeler. Bunu onlar elbette isterler. Yadırgamak saflık olur. Adamların içi yanıyor da içimizde kilere ne oluyor. Onlara ne demeli? Nasıl bir sıfatı uygun görmeli?

Ne kadar uğraşsalar bunu direk yapamadıkları için bizi en hassas yerimizden vurmaya çalışıyorlar. Biz söz konusu dinimiz olduğunda duran, Elhamdülillah inanan bir milletiz. İşte o yüzden bu milletin Atatürk ile arasını yüce dinimiz ile açmaya çalışıyorlar. Oysa dünya üzerinde İslamiyeti en olması gerektiği gibi yaşayan ülke Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'dir.

Atatürk'ün aramızdan ayrılıp, naaşının taşındığı günlere ait fotoğraflar var. Bir iki tane değil. Yüzlerce fotoğraf. İnceleme şansınız oldu mu? O fotoğraflar ne anlatıyor biliyor musun kardeşim? Senin, benim yaşamadığımızı, hiçbir zaman o günleri yaşayanlar kadar bilemeyeceğimiz şeyleri bilen insanların yani cumhuriyet öncesinin koşullarını da cumhuriyet sonrasının koşullarını da yaşamış, bilen insanların Atatürk'e nasıl baktıklarını anlatıyor, hatta gösteriyor. Yaşlısı, genci, başı açığı, başı kapalısı, hatta türban şeklinde örtünmüş olanı. Ne fark eder? Şapkalısı, şapkasızı. İnsanlar ağlıyor. Hemde hıçkırarak ağlıyorlar. Üzüntüden, perişan olmuşluktan bayılanlar, kollarda, sedyelerde taşınanlar. Her tür insan var orada. O günden daha 15 yıl öncesinde "kul" olan ve artık egemenliğine sahip özgür vatandaş, birey olan her tür insan. Yalnızca Allah'a kulluk edip, bir insanın "kul"luğundan "efendi"liğe terfi etmiş her tür insan.

Ezcümle, bazen düşünüyorum da hani TV'lerde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e, onun kendilerine sağladığı imkanlarla ileri geri konuşuyorlar ya, mesela bu şekilde bir padişaha konuşsalardı, daha ilk cümlede kelleri yerinde durur muydu acaba?

Allah'ım rahmetini esirgemesin. Yattığın yer nurla dolsun. Mekanın cennet olsun Ata'm.


YARATILMIŞLARIN EN ŞEREFLİSİ

Zaman zaman kutsal kitabımız Kur’an’a da dayandırılarak insanın “yaratılmışların en şereflisi” olduğu falan söylenir. Yaratılmışların en ş...