23 Şubat 2025 Pazar

BAŞARILI OLMAK İÇİN ÜÇ İPUCU

Atelyeler, çalıştaylar, eğitimler, makaleler, elektronik ortam hiç fark etmez kişisel gelişime dair tüm mecralarda karşınıza çıkar; “başarılı olmak için beş tüyo”, “başarıya giden altı yol”, başarının yedi sırrı” ya da benzer bir başlık.

Kuşkusuz bahsedilenlerin çoğu isabetli ve doğrudur. Hangisinin çok önemli ve kıymetli, hangisinin olsa da olur skalasında olduğuna bakmadan ciddiye alıp, o anlamda kendini geliştirmeyi becerenler mutlaka faydasını görürler. Neticede tecrübesini paylaşanlar belli bir tecrübe biriktirmiş insanlardır. Paylaşmak ne güzeldir, paylaşmakla ne güzel etmişlerdir.

Ve kişisel gelişim çabasında olanlar ise o nispette geliştirirler kendilerini, çıkarlar basamakları.

Bu girizgahın sebebi ben de birkaç ipucu ekleyeceğim. Aslında konuya dair alt alta bir dolu şey yazabilirim ama çok bildik olanlara dokunmaya gerek yok. Zaten yazan yazmış, söyleyen söylemiş, okuyan okumuş, uygulayan uygulamış. Belki bir gün kendimden bir şeyler katarak, farklı bir perspektiften onu da yaparım. Ancak bugün o gün değil.

Gelelim benim paylaşmak istediklerime. Tabiri caizse benim vereceğim ip uçlarına.

İstediğinize Değil Sizden Beklenene Odaklanın!

Kuşkusuz her şirketin belirlediği, üst yöneticilere verdiği objektifler, ona göre hazırlanmış performans göstergeleri, hazırlanmış yol haritaları vardır. Bu hedefler yönetim kademelerinde en kılcal damarlara kadar kırılarak, detaylandırılarak iner. Her yöneticinin, çalışanın da o paralelde şirketine, patronuna, yani raporladığı yöneticisine, takımın bir üyesi olarak takıma karşı sorumlulukları vardır. Yöneticiniz şirket genel rotası paralelinde kırılmış, detaylandırılmış hedeflerinizi sizinle ilgili dönem başlarında paylaşır. Ondan da ziyade, pek daha fazlası öyle topyekun değil peyderpey günlük tempo, günlük iş akışında görev talebi şeklinde size gelir. Şirketin, raporladığınız kişinin beklentilerini hayata geçirmek, verdiği işleri sonuçlandırmak kuşkusuz başarıyı getirir. Profesyonellerin en sık düştüğü tuzaklardan biri; kendinden beklenene değil, yapmak istediğine, yapmak istediği biçime, iyi bildiğine, benimsediğine, kendisine kolay gelene odaklanmalarıdır. Kendinden bekleneni ıskalayıp, kendi istediğine odaklanan kişi kendine göre çok iyi işlerde yapsa o kendine göre öyledir. Kendine göre harikalar yaratıyor dahi olabilir. İşin aslı mensubu olduğu ekibe katkısı zannettiği kadar değildir. Üzücü yani hiç katkısı olmayabilir, dahası zarar veriyor olabilir. Kendinizi bu durumdan kurtarmak her fırsatta kendinize şu soruyu sorun; “Benden ne bekleniyor?” Bir nevi eksen kaymasının önüne geçip, sizden beklenen rotaya dönün. Evet sihirli soru; “Benden ne bekleniyor?”   

Yaparım Dediğinizi Yapın!

Sorumluluğunu aldığınız işi, söylediğinizi, taahhüt ettiğinizi kurallar dairesinde ne yapın edin yapın. “Yaparım dediyse mutlaka yapar” dedirtmek çok güçlü bir itibar bileşenidir. İtibarsız başarı söz konusu bile değildir. Yapamayacağınız şeyler konusunda yoğun beklenti yaratmayın. Güvendirmeyin. Dediğini yapmak itibar kazandırırken vaat ettiğini yapmamak yada yapamamak da tam tersi itibar konusunda intihar etmektir. Hele tekerrür ederse size artık kimse güvenmez. “Yaparım dediyse mutlaka yapar”ın zıddı “Bırak Allah’ını seversen neyine güveniyorsun”dur ki bu niteliğin başarılı olma şansı yoktur. Bahse konu görev; ekip, zaman ve bütçe gerektiren aşamaları olan gayet detaylı bir proje de olabilir, kendi başınıza hemen, kısa bir zamanda halledebileceğiniz çok temel bir iş de olabilir. Hiç fark etmez görev layığıyla, beklentileri karşılayacak kalite ve zamanda tamamlanmalıdır. Görevi alırken tüm detaylar, tamamlanması beklenen tarih vb.leri mutlaka konuşulmalıdır. İş dünyası dışımızda gelişebilecek kötü sürprizlere gebedir. Aman olmasın ama ola ki yetiştirememe, arzu edilen kalitede tamamlayamama ihtimali hasıl olursa mutlaka kabul görebilecek bir süre öncesinde, o sormadan yöneticiye bilgi verilmelidir ki bu alternatifi düşünmek bile istemiyorum. Unutmayınız ki sizin yaparım dediğiniz işe güvenerek sizin patronunuzda birilerine söz vermiş olabilir, ya da sizin yapmayı taahhüt ettiğiniz işe bağlı başka işleri olabilir. Onun işlerini aksatmak en son isteyeceğiniz şey olmalı. Sonuç “yaparım dediğinizi yapın”.

“En” Olun, “Daha” Olun!

Başarılı olmak için kendinize sakladığınız, kendinize ait, kişisel anahtar performans göstergeniz “en” yada “daha” olsun. Toplantıya “en” önce siz gelin, toplantıya “en” hazırlıklı da yine siz olun. Genel içinde “en” olmaya, mukayesede ise en azından “daha” olmaya gayret gösterin. Mesela satış departmanındasın, hedef tutturmada en yüksek yüzdeyi siz yakalayın, en iyi raporlamayı siz yapın. Finans departmanındasınız, bankadan alınabilecek en iyi oranları siz alın. Genel içinde “en” dedik şimdi mukayeseye bakalım. Finanstan devam edecek olursak en değilse bile kardeş şirketin finansından “daha” iyi oranı almış olun. Bir pozisyon için iki adaydan biri iseniz “daha” iyi, “daha” istekli olun. Dün olduğunuzdan “daha” güçlü olun. “Daha” istekli olduğunuzu herkes görsün. Hedefiniz her zaman “en” olsun, “daha” olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BAŞARILI OLMAK İÇİN ÜÇ İPUCU

Atelyeler, çalıştaylar, eğitimler, makaleler, elektronik ortam hiç fark etmez kişisel gelişime dair tüm mecralarda karşınıza çıkar; “başarıl...