Kimi zaman devletimizin kurucularının günlük siyasete malzeme yapıldığını görüyoruz. Elbette çok üzücü ve hiç adil değil. Kanlarıyla, canlarıyla bu vatanı kurtarmış, bu devleti kurmuş, refah içinde yaşamamıza vesile olmuş insanlar hakkında kötü konuşmak, bunu onların sağladığı imkanları kullanarak yapmak, hele hele yanlış konuşmak, hele hele bu dünyadan göçüp, gitmiş, kendini savunamayacak insanlarla, atalarımızla ileri geri konuşmak hiç insani değil.
Birinci Dünya Savaşı, İşgal Yılları ve Kurtuluş Savaşımıza dair yabancı gazeteleri buluyor, becerebildiğim kadar Türkçeye çeviriyor, buraya eklemeye başlıyorum. Herhalde kimse, o günün bir gazetesinin bugünün insanlarını ikna etmek için basıldığını İddia edemeyecektir. Komik olur. O zaman okuyalım gerçek ne ise öğrenelim. Ama lütfen okuyalım!
(Gazete fotoğrafları en altta.)
TÜRKLER BARIŞ
PLANLARINI REDDEDİYOR
---------------
Yakın Doğu Konferansı Mutlak Bir Çöküşle
Sonuçlanıyor.
---------------
SAVAŞ
BULUTLARI YENİDEN SİYAH.
---------------
Anlaşmaya Varmak İçin Gösterilen Umutsuzca Çabalar
Tamamıyla Başarısız.
---------------
Türk İmparatorluğu Sözcüsü Barışın İmkansız
Olduğunu Bildirdi - Lord Curzon, Delege, Görevi Terk Ediyor.
---------------
Türkler
yakın doğu barış anlaşmasını imzalamayı reddettiler ve yakın doğu barış
konferansı kesinlikle çöktü.
Türkler,
antlaşmanın kapitülasyonlar ve ekonomi ile ilgili maddelerini imzalamayı
reddettiler.
İngiliz
Baş Delegesi Lord Curzon Lozan'dan ayrıldı. Türkler bugün konferanstan çıkarken
Associated Press'e barışın imkansız göründüğünü söylediler.
Konferansın
son oturumu aşırı derecede dramatikti.
Lord
Curzon, M. Bompard ve Marquis di Garroni savaş canavarını uyandırdılar ve
Türklerin sorumlu olacağını ilan ettiler.
Aradan
sonra bir anlaşmaya varmak için umutsuzca çaba sarf edildi.
İtalyanlar
ve Fransızlar, kopuşa neden olan ekonomik kapitülasyonlardan gelecekte taviz
vermeye hazır olduklarını söyleyip, otele dönen Türklere temsilciler
gönderdiler, ancak daha sonra müzakerelerin tamamen çöktüğünü duyurdular.
İsmet Paşa Son Derece Kararlı
Bugün
neredeyse tüm diplomatik dünya, Türk Heyeti Başkanı İsmet Paşa'nın peşinden
koşarak onu anlaşmayı imzalamaya ikna etmeye çalıştı.
Ancak
Mustafa Kemal'in gözde generali, kibar, güler yüzlü ve kararlıydı. Amerikalılar,
İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, tamamına "HAYIR" dedi.
Amerikalı temsilciler, Büyükelçi Child, Joseph C. Grow ve Tuğamiral Bristol, aradan sonra konferansı kurtarmak için ona çağrıda bulundu ve Lord-Curzon, İsmet Paşa'nın fikrini değiştireceğini umarak gidişini yarım saat erteledi, ama hepsi boşunaydı.
Konferans başarısız oldu. Çünkü Türkler Türkiye'deki gelecek ekonomik düzen ile ilgili maddeleri kabul etmeyi reddettiler. Yabancılar için hukuki garantileri ile mevcut bölge dışı ayrıcalıkların yerini alacak olan müttefiklerin formülünü kabul etmeyeceklerdi.
Kısaca, Türkler, eski Osmanlı imparatorluğu tarafından yapılan sözleşmeler ve verilen tavizler ile ilgili, kendilerini bağlayan tüm maddeleri antlaşmadan çıkarmak istediler. Bu soruları incelemekte serbest bırakılmaları gerektiğini ve gerekirse ilgili ülkeler ve halklarla bunlarla ilgili müzakereleri yeniden başlatmaları gerektiğini savundular.
Ekonomik Yüke Ret
Sağa
ve sola kapitülasyonlar şeklinde tavizler dağıtan eski Türk rejiminin yeni
Ankara hükümetine yüklediği ekonomik yükü kabul edemeyeceklerini söylediler; bu
büyük tavizlerin adil bir karşılığı olmadan verildiğinde ısrar ettiler ve
hepsini tekrar gözden geçirme hakkı istediler.
Türkler, yabancı hukuk danışmanlarının yasal kodları yeniden şekillendirmek üzere atanacağı ve bu danışmanların yabancılardan hukukun haksız bir şekilde uygulandığına dair şikayet alma yetkisine sahip olacakları bir formülü kabul ettiler, ancak bu danışmanların Lahey daimi mahkemesi tarafından seçilmemesi, dünya savaşına katılmamış olan diğer ülkeler tarafından seçilmesi konusunda ısrar ettiler.
Danışmanlara tüm yabancı tutuklamalarını kontrol etme yetkisi vermeyi kesinlikle reddettiler ve bunun egemenliklerinin ihlali olduğunu savundular.
İtilaf
Devletleri tarafından son anda İsmet Paşa'ya hem ekonomik hem de hukuki
konularda ilave tavizler verildi, fakat o katıydı ve Türkiye'nin böyle bir
barışa imza atamayacağını ilan etti.
Bugün Müttefiklere resmi bir cevapta Türkler, anlaşma maddelerinin yüzde 80'inde bir anlaşma olduğuna dikkat çekti ve anlaşmanın halihazırda çözülmüş konulara dayanarak imzalanmasını ve diğerlerinin gelecekteki müzakerelere bırakılmasını tavsiye etti. Onlara göre barışın temeline ulaşılmış gibi görünüyordu.
Müttefik Liderler Kararsız.
Lord
Curzon ve müttefik liderler, yine de aksi duruma inandılar ve temsilciler son
toplantı ile Türkleri antlaşmayı bütünüyle imzalama arasındaki farklılıkları
uzlaştırma girişimi için Leman Gölü Ouchy'deki Otel'de Lord Curzon’un
dairesindeki müttefik karargahı ile Lozan'daki Türk karargahı arasında, gidip
gelmeye başladılar.
Her iki otelin yakınlarında büyük bir kalabalık toplandı. İsmet Paşa ve Rıza Nur Bey son oturum için Ouchy'ye geldiklerinde müttefik çevrelerde antlaşmayı imzalayacaklarına dair güven hakim oldu.
Bütün gece ne İsmet ne de Rıza uyumuştu,
asansöre binerken yorgun ve bitkin görünüyorlardı. Milyonlarca insanın acısını
ve savaşı sona erdirecek bir anlaşmayı imzalamaya giden adamlara değil de idama
giden adamlara benziyorlardı.
Ardından Lord Curzon'un odalarında felaketle sonuçlanan tarihi mücadele yaşandı. Türkler ekonomik ve mali hükümlerle ilgili itirazlarını açıkladılar.
TÜRK DURUŞUNU
SAVUNUYOR
İsmet Paşa, Müttefiklerin Antlaşması'nın Ülkesini Ekonomik Olarak Boğduğunu Söyledi.
Bugün geç saatlerde muhabirleri kabul eden İsmet
Paşa, konferansın bittiğini, devletlerden resmi bir açıklama beklediğini
kaydetti.
Bu hayati derecede önemliydi çünkü Mudanya
mütarekesi sadece konferans döneminde devam etti.
Resmi olarak bildirilinceye kadar,
konferansın hala var olduğunu düşünecekti. Tartışmaları yeniden başlatmaya
hazırdı, ancak son sınırına kadar gittiği tavizleri bir daha vermeyecekti.
İsmet Paşa, "Müttefiklerin antlaşması Türkiye'yi ekonomik olarak boğdu" dedi. “Müttefikler, özellikle işgalleri sırasında eski rejim tarafından kabul edilen ağır sözleşmeleri, verilen tavizleri, yeni Türk hükümetinin, daha neler olduğunu dahi bilmeden, üstlenmelerini istediler. Ülkem için ekonomik köleliği kabul etmeyi reddediyorum, çünkü müttefiklerin talepleri tüm ekonomik rehabilitasyon olanaklarını ortadan kaldırıyor ve umutlarımızı öldürüyor.”
“Tüm dünyanın antlaşmanın bizi ekonomik olarak boğduğu için imzalamadığımızı bilmesini istiyorum."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder