29 Aralık 2014'te yazmışım. Değişen hiçbir şey yok.
Neresinden bakmaya çalışırsam çalışayım ortaya atılan bazı konulara popülizmin ötesinde bir anlam yükleyemiyorum. Şimdi de Osmanlıca. Al sana gündem. Türkçe ile felsefe yapılmaz. Artık sündür de sündür.
Neden mi böyle düşünüyorum ? Çok basit. İlkokul düzeyinde tespitler yapalım şimdi.
Burası Türkiye, dili Türkçe. Tıpkı Fransa ve Fransızca, Almanya ve Almanca, İngiltere ve İngilizce, İspanya ve İspanyolca gibi . . . Doğru mudur ? Doğru.
Gurur duyduğumuz atalarımız üç kıtaya hükmederken elbette dilimize Arapçadan, Farsçadan, Fransızcadan, eski Yunancadan kelimeler girmiş. Bu bir dili başka bir dil yapar mı ? Yapmaz ! Tereddüt var mı ? Yok.
Varsa en küçük tereddüdün, o zaman şöyle sorayım: Çok basitçe, dedim ya ilkokul düzeyinde. Bugünde dilimize İngilizceden , Arapçadan ve sair dillerden girmiş kelimeler var. Bu dilimizi başka bir dil yapar mı ? Mesela “Türkiyece” demek mümkün mü ? Yada Osmanlı döneminde kullandığımız Türkçeyi Osmanlı’nın kurucusu Osman Gazi’nin adıyla “Osmanlıca” diye anıyorsan, bugün kullandığımız Türkçeyi de Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Atatürk’ün adıyla “Atatürkçe” diye mi anmamız lazım ? Böyle bir komiklik olabilir mi ? Olmaz ! Türkçe Türkçedir. Net mi ? Net.
Osmanlı döneminde Arap alfabesini kullanmış olmamız Türkçeyi Osmanlıca yapmaz. Bugün Latin harflerini kullanıyor olmamızda Türkçeyi başka bir dil yapmaz. Bu da net mi ? Net.
Ha tanımlamak ve ayırt edebilmek için önüne arkasına bir şeyler ekleyebilirsin. “Osmanlı Türkçesi”, “Eski Türkçe” vb. gibi. Mesela dedem her iki alfabeyi de iyi bilirdi. Not alırken bazen günümüz alfabesini, bazen de Osmanlı döneminde kullanılan alfabeyi kullanırdı. “Eski yazı” derdi, “eski Türkçe” dediğini de hatırlıyorum.
İstersen dil konusunda döneminin en önemli otoritesinin yaklaşımından da bahsedelim. İçimizde kalmasın. Şemseddin Sami. Arnavut asıllı Osmanlı yazarı. 1850-1904 yılları arasında yaşamış. Ansiklopedist ve sözlükçü. İlk Türkçe roman olan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat'ın, ilk Türkçe ansiklopedi olan Kamus-ül Alam'ın ve ilk geniş kapsamlı Türkçe sözlük olan Kamus-ı Türkî'nin yazarı.
Dikkat et öyle sıradan bir insan değil. Türkçe, Arapça, Farsça, Arnavutça, Eski ve yeni Yunanca, Fransızca, İtalyanca biliyor. Dile değil dillere hakim. Şemseddin Sami Osmanlı Türkçesinin “lisan-ı Osmani” yani “Osmanlı lisanı” diye anılmasına karşı çıkmış. Kullanılan dilin Osmanlı’dan çok daha eski olduğunu ve Türk kavmine ait olduğunu dilin isminin lisan-i Türki olduğunu söylemiştir.
Atalarımın kullandığı alfabeyle hiçbir sorunum yok. Öğretilmesine de karşı değilim. Seçmeli gayet güzel, imkan da var. Öğrenmek isteyenler, ilgi duyanlar öğrensin. Ancak bu tür konular siyasete malzeme olup, şova dönüşünce çok soğuyorum. Ucuz buluyorum. Okullarda müfredatta varsa , isteyen de okuyabiliyorsa kim neden karşı çıkar yada çıksın. Ama tabanını heyecanlandırmak için gündem yapılıyorsa, hele hele yüzyılların Türkçesine Osmanlıca diyerek sanki Türkçeden çok farklı bir dilmiş gibi bir gecede cahil bırakıldık falan gibi yaklaşımlar gerçekten çok üzülüyorum. Üstüne birde bu yaklaşımlara en üst seviyede reaksiyon geliyor. Ondan sonra topla toplayabilirsen.
Allah’ım şöyle birazcık sağduyu . . .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder