Kılıçdaroğlu’na karşıt, ısrarcı bir tutum içinde olup, seçim sonrasında dahi inatla istifa diyenleri gerçekten anlayamıyorum. Baştan şunu söyleyeyim hiçbir zaman kişilere takılmadım. Elbette destekledim doğru ya da yanlış buldum o kadar. Daha iyisi var ise neden olmasın. Daha ziyade olaylara, gelişmelere, sonuçlara, neden, nasıl tarafına baktım hep. Kılıçdaroğlu kalır kalmaz, gider, gitmez kendisinin ve Cumhuriyet Halk Partisinin kararı, seçmenin teveccühüdür.
Benim takıldığım doğru adam ya da değil tek bir tane adamın başarı ya da başarısızlığın odağına konulması. Özellikle bazı yazarlar konuyu öylesine bir hale getiriyorlar ki al oradan Kılıçdaroğlu’nu koy Altar’ın Oğlu Tarkan’ı, olmadı Altay’dan Gelen Yiğit Karaoğlan’ı koy yada Fatih’in Fedaisi Kara Murat da olur. Daha mı olmadı Superman de olur. Ya da şöyle “heyt ülen” diyebilecek bir Kadir İnanır falan mı bulsak? Öyle ya doğru adamı aday göstermek yetiyorsa bir süper kahraman her şeyi halleder. Peki de demokrasiye, takım oyununa, ekibe, düşünceye önem verenler tek adamcılık yapmış, kendiyle çelişmiş olmuyor mu?
Yahu hep beraber kabul edelim ki özellikle Millet İttifakının olgunlaşmasıyla birlikte Sayın Kılıçdaroğlu hemen tüm kitle iletişim araçları üzerinden korkunç bir itibarsızlaştırma bombardımanına maruz kaldı. O kadar ki bundan etkilenen kendi cenahından isimler bile televizyonlarda, sosyal medyada bu duruma bilerek bilmeyerek malzeme oldular. İstersen kabul etme adamın yaşadıklarını herkes göğüsleyemez. Her türlü saldırıya rağmen öz motivasyonunu, gardını düşürmedi. Sinirleri son derece güçlüymüş Kılıçdaroğlu’nun. Aslında doğru adaydı.
Çünkü altında yatan her ne olursa olsun, iktidara nasıl gelmiş olursa olsun, hatta iktidarındaki yanlışlar ne olursa olsun sağ oyların %80’ini ikna edebilen güçlü bir iktidara alternatif olacak yapıyı bir araya getirmek, düşünce yapıları birbirinden alabildiğine farklı kitleleri bir arada tutmak ancak ve ancak sağlam bir inanç, sağlam sinirler, sağlam irade, dahası karşı tarafta yarattığınız güven ile, itibar ile olur. Her an kıvırma ihtimali olan biriyle kimse yola çıkmaz. Asla. Ya da gücü eline geçirdiğinde kendilerine gerekli ihtimamı göstermeyecek bir kafa yapısında olunduğunuzu düşündükleri an yanınıza kimseyi alamaz, rüzgârı estiremezsiniz. bu işe girmezler.
Eleştirmek kolay. Şimdi soruyorum; hangi lider bu seçimi kazanırdı? İşin matematiği ile birlikte birisi bana anlatsın. Yorumlara yazın mesela. Hangi yapı bu seçimi kazanırdı. Yalnız yineliyorum öyle hiçbir matematiğe dayandırmadan isim yazmak yok! Matematiksel zemin ile yazılacak.
Devam edeyim. Mesela Sayın Meral Akşener en olmadık zamanda masadan kalkıp, masaya anlamsız ithamlarda bulunmasaydı oyları %12 bandından %9’a yine düşer miydi? MHP oyları %7-8 den yine de %10’a çıkar mıydı. %2-3 birinden gitti, diğeri %2-3 artırdı. Buradan bakınca fark %4-6 arası. Yalnızca bu matematik bile seçimi kazandırır mıydı? Ya da Muharrem İnce yetiştiği eski partisine Sayın Cumhurbaşkanına, iktidara vurmadığı kadar vurmasa, bırakın memleketini seven bir siyasetçiyi, insani erdemlerden fazileti öne çıkarsa acaba bu durum böyle olur muydu? Bırakın %3’ü, %5’i, yalnızca %1-2 kaybedilmesine vesile olduysa bu içinde yetiştiği, sayesinde makam, mevki sahibi olduğu CHP’ye, geri dönüşsüz çok büyük bir vefasızlık ve hatta kin değil mi? Sinan Oğan’ı falan yazmıyorum.
ABD Başkanı Joe Biden (Joseph Robinette Biden, Jr.) 80 yaşında. Çok sağlıklı değil sanırım. Yürüyemiyor, sürekli takılıyor, düşüyor falan. Dün yine bir torbaya takılıp, çok kötü düştü. Yeniden aday olmak istiyormuş. Aklıma başkanlığı bırakırken Eski Başkan Barack Hussein Obama’nın çok kıymetli mesajlar verdiği konuşması geldi. Ne diyordu?
“Ben ikinci dönemimdeyim. ABD Başkanı olarak hizmet etmek olağanüstü bir ayrıcalıktır. Bundan daha gurur verici ve ilgi çekici bir iş düşünemiyorum. İşimi çok seviyorum. Ama anayasaya göre başkanlık için yeniden aday olamam. Aslında kendimin iyi bir başkan olduğunu düşünüyorum. Yeniden aday olursam kazanabilirim. Ama bunu yapamam! ABD’yi daha ileriye götürmek için yapmak istediğim çok şey var. Ama kanun kanundur! Ve hiç kimse kanunların üstünde değildir! Bu kişi başkan bile olsa.”
Doğru adam dahi olsanız yeri, zamanı geldiğinde gereğini yapmalısınız. Tabi yeri, zamanı geldi mi bunu da en iyi kişinin kendisi bilir.
Şimdi tekrar soruyorum; hangi lider ve senaryo bu seçimi kazanırdı? İşin matematiği ile birlikte birisi bana anlatsın. Yorumlara yazın mesela. Hangi yapı bu seçimi kazanırdı. Yalnız yineliyorum öyle hiçbir matematiğe dayandırmadan yazmak yok!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder