20 Mayıs 2013 Pazartesi

İNSANIN AKLI BİR KERE ÖRTÜLMEYE GÖRSÜN

Mustafa Kemal Atatürk’ü, verilen mücadeleyi , onun perspektifini, ortaya koyduğu vizyon ve ilkelerini itibarsızlaştırmaya çalışan kesimlerin son yıllarda bu çabalarının dozunu iyice arttığını görmemek için kör olmak lazım. Kendine zemin bulan bu zihniyet Atatürk’e dair ne varsa vuruyor. Kimi alenen yaparken kimide insanların zihnini karıştırmak, bulandırmak için farklı kılıf ve maskelerle yapıyor bunu. Mesela “en bi çağdaş” kardeşlerimiz var. Hani sanki daha aydınlar, sanki çok daha ilericiler. Çok bilmişler yani . . . Tabi sorsan onlara kardeşim ne ile sorunun var ? Neyi daha çağdaş hale getirmeye çalışıyorsun ? Atatürk zaten bizatihi kendisi devrimcilik ilkesi ile kendini yenileme vizyonunu ortaya koymuş. Eğer iyi niyetli isen bunu niçin Atatürk’e saygı duyarak yapmıyorsun. Niçin Atatürkçü düşünceyi yıkma gereği duyuyorsun ? Cevap yok.

Bu zihniyet , yaşananlar bugünün meselesi değil, Milli Mücadele yıllarından beri var. Kıyılarda köşelerde , arka odalarda uğraştı durdu yapılanmaya. Güçlenmeye çalıştı. Mahalle aralarında, kurumlarda , üniversitelerde , hemen her yapıda kendine yer bulmaya çalıştı. En hassas değerleriyle oynadı halkın. En olmadık hislerini suistimal etti. Etkilemeye , kendi çizgisine çekmeye çalıştı. Atatürk’ü, onun çizgisinde olanları dinsizlikle itham etti. Bu düşünce doğal olarak dışarıdan destekte buldu. Siyasi iktidarlar üç beş oy uğruna göz yumdular önce. Sonra oyların sayısı artınca bu sefer o oyların mahkumu oldular.

Peki Atatürk’ün itibarını sarsmak , Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını onun çizgisinden uzaklaştırmak neden bu kadar önemli ? Çünkü Atatürk ve ortaya koyduğu vizyon yaşanmış bitmiş bir şey değildir. Milli Mücadele’yle başlayıp bugünlere kadar gelen bir idealdir. Yakalandığında nihayetlenecek olan değil aksine ulaşıldıkça kendini daha ötelere taşıyan bir hedef , bir yoldur. Türk, Kürt, Boşnak, Arnavut, Çerkez, Alevi, Sünni, Ermeni , Süryani tüm ülke vatandaşlarını bir arada tutan tutkaldır. İçinde bulunulan coğrafya’nın gururu , topyekun bir ortak duruş , milli iradedir. Atatürk ve çizdiği vizyon yıpratılmadığı, yok edilmediği sürece Türkiye Cumhuriyeti bölgede her zaman söz söylemeye muktedir bir güç olacaktır. İşte bu yüzden bir şekilde yıpratılmaya , mümkün olduğunca zayıflatılmaya çalışılmaktadır.

Önceki gün yine sinir bozan bir duruma tanık oldum. Habertürk Televizyonu , Tarihin Arka Odası programı. Malum düzgün bir program, ciddi katılımcılar, tarih konuşuluyor, ötesi var mı ?  Murat Bardakçı, Prof.Dr.Nurhan Atasoy, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulu üyeliğine atanan Doç. Dr. Erhan Afyoncu ve yakınçağ Osmanlı Tarihi uzmanı Prof.Vahdettin Ergin.
Milli Mücadele’ye, özgürlük için verilen savaşa karşı olan Sadrazam Damat Ferit Paşa ile ilgili  konuşulurken, bir kısım zümrenin Damat Ferit Paşa’yı övdükleri dile getirildi.
Erhan Afyoncu “Şimdi birde bu çıktı biliyor musun ? Damat Ferit’e methiye düzmek.  Yanlış anlaşıldığını söyleyenler var. Yani her türlü olumsuzluğu olumlu hale getirmek için uğraşıyorlar. Hatta İnönü savaşlarının olmadığını söyleyenler var.” Diyor.


Profesör Engin “Evet Milli Mücadele’nin olmadığını söyleyen insanlar var. Yazık , on bin şehit var. O on bin şehidin hatırasına yazık.  Şu söyleniyor  Atatürk Sivas Kongre’sinde İngilizlerle anlaştı. Memleketi sattı. Ondan sonra yapılanlar hep danışıklı dövüş. İnönü Savaşları , Sakarya Savaşı . . .”
Erhan Afyoncu “Evet böyle abuk subuk iddialar var.”
Nurhan Hoca “Haram olsun onlara bu yapılanlar” diyor.
“Ve üstelik bunları akademik unvanı olan insanlar söylüyor” diyorlar. “Yani sıradan insanlar değil. Evet akademik ünvanı olan insanlar. Akademik unvanları var.”
Murat Bardakçı “Doçent , Profesör yani . . .”

Sen düşün gerisini. Şu an halihazırda üniversitelerde görev yapan, öne çıkmış, kıymetli hocalar söylüyor bunu. Kendi meslektaşlarının içine düştüğü durumu söylüyorlar. Daha ne desinler ? Düşün kimlerin ellerine teslim ediyoruz çocuklarımızı , geleceğimizi. Düşün nasıl bir nesil yetişir bu insanların elinde. Düşün sonun ne olur ?
İnsanın aklının üstü bir kere örtülmeye görsün. Ne o döneme dair yazılmış anılar, belgeler, fotoğraflar, ne o dönemi bizzat yaşamış insanların anlattıkları hayır eder. Resmi tarihi zaten toptan inkar ederler. Sürgüne gönderilmiş Hanedan Ailesi’nin üyeleri dahi saygı duyarken, takdir ederken Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının yaptıklarını, onlar padişahtan çok padişahçı olup çıkıverirler.

İnsanın aklı bir kere örtülmeye görsün.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YARATILMIŞLARIN EN ŞEREFLİSİ

Zaman zaman kutsal kitabımız Kur’an’a da dayandırılarak insanın “yaratılmışların en şereflisi” olduğu falan söylenir. Yaratılmışların en ş...