Medeniyet, uygarlık, modern, medeni, uygar olmak . . .
Çok genel olarak belli
kurallar dahilinde diğerinin haklarına azami düzeyde saygı göstererek birlikte
yaşamayı becermek anlamına geliyor. Yani diğerine tahammülün yoksa sen medeni,
uygar bir insan olmaktan bahsedemezsin kardeşim. Bil ki bu kumaştan tayyör
çıkmaz. Hele hele temelinde kötü niyet olmadığı halde (kötü niyet varsa o başka
bir şey), ortada bir şey yok iken yani, şöyle az bir şey karşı duruşa, tepki
gösterişe nabzın yükseliyor, burun deliklerin genişliyor, kızarıp, bozarıyor, sertleşiyor,
sesini yükseltiyorsan Allah aşkına git kendini sorgula. Nerede, hangi ortamda
büyüdün ? Nasıl yetiştirildin ? Nerelerde, ne eğitimi aldın ? vs. vs. Önce
kendin, sen medeni olmanın neresindesin ?
Biraz daha açınca görüyoruz ki medeniyet, medeni oluş, uygar oluş yalnızca
ekonomik gelişmişlikle değil, paralelinde fikirde, sanatta, sporda, endüstride ne
kadar gelişmiş olunduğuyla da yakından ilgili. Çağı yakalamış, ekonomik
kaygıları aşmış, eğitimli, kültürlü, görgülü bireylerin oluşturduğu toplum
otomatikman medeni bir topluma dönüşüyor. Farklı ülke veya şehirler gördük. Bırak
ülkeler , şehilrler arasındaki farkı, semtler arasında bile fark yok mu ? Yerken,
içerken, giyerken, gezerken, bir semtte çok rahatken, başka bir semtte kendini rahatsız
hissettiğin olmuyor mu hiç ? Evet bu durum bire bir içinde bulunulan şartlar
dahilinde toplumu oluşturan bireylerin nasıl yetiştiği ile ilgili. Bir insanın
yetiştirilişi evrensel değerler olan bilim, ilim, sanat, iyi vatandaş olmak, vatanını
sevmek, doğru, dürüst ve ahlaklı olmak, insan haklarına saygılı olmak, doğaya,
çevreye duyarlı olmak temelinde olup, din, gelenek, görenekler, tarih, milli
değerler vb. ile de desteklenmişse sorun yok. Ama siz tutup, yetiştirilişin en
temeline sıkı bir şekilde din ya da ırk gibi insanın pekte seçme şansının olmadığı
alanları koyar, geri kalan her konunun referansını buradan alırsanız, diğer bir
deyişle salt din referanslı, ırk referanslı bir anlayışla giderseniz, birlikte
yaşamayı beceremezsiniz. Hayal olur. (Karışmaması açısından altını çizeyim her
normal bireyin dinine ya da mensubu olduğu millete olan bağlılığı değil
kastettiğim. Aşırılıktan bahsediyorum.) Evet hayal olur. Çünkü mental yapınız sizden
olmayanı yalnızca diğeri olarak görür, “oda insan, ben de insanim” noktasına
gelemezsiniz. Diğeri olarak gördüğünüz için, onun için bir şeyler yapsanız dahi
bunu hep bir lütuf gibi görür, bunun insan olmanın, medeni olmanın, uygar
olmanın bir gereği olduğu, normal bir durum olduğu gerçeğini ayırt edemezsiniz.
Kız , erkek ilişkilerinde de böyle. Düşünelim şimdi birbirinden izole yetişmiş
bir kadın ile bir erkek bir araya geldiklerinde ne hisseder ya da düşünürler ? Uzatmadan
söyleyeyim münferit farklılıklar olsa da nasıl davranacaklarını, konuşmaya nereden
başlayacaklarını, ne diyeceklerini bilemezler. Bırak ne diyeceklerini falan dinin
yoğun yaşandığı bir ortam veya katı ahlak baskısı ile büyüdülerse birbirlerinin
yüzüne bile bakamazlar. Emin olun emekleyen bir çocuk daha cesur davranır etrafını
tanımak için. Daha da kötüsü bu izole yaşam süresince birde dinden ahlaktan hiç
nasibini almamışlar var. Peki ya onlar ne düşünür karşı cinsle
karşılaştıklarında ? Nasıl davranır ? Hiç düşündünüz mü ? Onu da size bıraktım.
Zorlayın kendinizi.
Şimdi şu yukarıdaki medeni olmanın tarifini bir daha okuyun. Sonra da düşünün
neyi tartışıyorlar ekranlarda ? Hem de insanların en hassas oldukları nokta olan
evlatları üzerinden. Anlayabilmiş değilim. Neyin , hangi istikametin çabası ?
Hakikaten anlayabilmiş değilim. Bir taraftan ileri demokrasi, Kürt açılımı vs. söylemleri
diğer taraftan gezi parkı müdahaleleri , kız erkek ilişkileri vb. gündemler.
Ne diyeyim hakkımızda hayırlısı . . .